Zengin İçerik İçin Tıklayınız !

21 Ocak 2015 Çarşamba

Yok artık ! Bu sadece filmlerde olur...

Gece Operasyonu


2007 yılının Eylül ayı ortalarında bir pazar günüydü. Avcılarda oturan teyzemi ziyaret etmiştik. Havanın kararması ardından eve dönmek için teyzemlerden ayrıldık. Apartmandan çıktım. Arabayı park ettiğim yere doğru yavaş yavaş ilerliyordum. Sokak karanlıktı. Arabanın yanına geldiğimde karanlıkta hareket eden siluetler bir anda etrafımı sardı. Hepsi sivildi. Polis olduklarını söylediler. Muhtemelen saatlerdir park etmiş duran arabamı gözetliyorlardı. Arabanın kapısını açtığım anda kapana düşen avlarının üstüne çullandılar. Hayatımda ilk kez gözaltına alınıyordum.

Dört sivil polis tarafından etrafım çevrilmişti. Mafya üyesi değildim. Uyuşturucu işine de bulaşmamıştım. Bilinen bir suçum da yoktu. Hayatımda toplasan 2-3 kez kavgaya karışmışımdır. Ama bu dört sivil polisin tavrına bakılırsa pek de masum değildim. Ayrıca ne yaptığımı da söylemiyorlardı. Bu sırada  polis olan babam da arabanın yanına geldi. Ama o da beni kurtaramadı. Karakola götürülüyordum. Sanırım hikaye orada netlik kazanacaktı. Arabaya bindik. İstikamet Avcılar Emniyet Müdürlüğü...



Bir Tuhaf Hikaye

Teyzemleri ziyaret etmek için öğleden sonra Eyüpteki evimizden annem ve babamla birlikte Avcılara doğru yola çıkmıştık. Yol çalışmaları nedeniyle trafik tek şerit üzerinden devam ediyordu. Küçükçekmecede yol tamamen kilitlenmişti. Bir dolmuşun arkadasına takılıp kalmıştık. Avcılara kadar o dolmuşun önüne geçemedik. Tüm yolu bu dolmuşum arkasında ağır ağır ilerleyerek aldık. En son teyzemlerin evine yakın bir durakta dolmuşun tekrar durması ile artık sıkıntıdan camdan etrafı izleyen annem market alışverişi yapması gerektiğini hatırladı. Marketin önünde durduk. Dolmuşta yine hemen önümüzde durmuş yolcu indiriyordu. Annem markete gitti. Bu sırada mesleği nedeniyle sürekli silah taşıyan babam, uzun süre hareketsiz oturmaktan rahatsız olsa gerek ki arabadan indi. Silahını çıkardı. Üstünü başını düzeltmesi ardından tekrardan silahını beline koydu. Arabaya bindi. Bu sırada annem de marketten döndü. Teyzemlere de geldik sayılırdı. Neyseki dolmuştan da kurtulmuştuk.

Teyzemin o tarihte biri 10 biri de 16 yaşında olan iki oğlu var. Büyük olanı askeri lisede okuyordu. Küçük olanı Playstation konsolunu televizyona bağlayamadığından benden yardım istemişti. Televizyon ile konsol arasında bağlantı için  aparat almamız gerekiyordu. Büyük kuzen ile tekrar evden çıktık. Bizim kuzen , dolmuşu takip ederek geldiğimiz, marketin bulunduğu cadde üzerinde bu tarz aparatlar satan bir dükkan olduğunu söylemişti. Dükkanı ararken cadde üzerinde bir kaç tur attık. Bahsettiği dükkan maalesef kapanmıştı ama bizim kuzenin bundan haberi olmadığı için cadde üzerinde dolandık durduk. En son dükkanın yerine bir manav açıldığını fark etti de başka bir caddede başka bir dükkan bularak aparatı alıp eve dönebildik.

Hem sohbet, hem muhabbet, Playstation oynadık falan derken hava karardı. Eve dönme vakti gelmişti. Apartmandan çıktım. Arabaya doğru yürümeye başladım.

Fantastik Raslantılar


Sivil polisler tarafından Emniyete götürülmüştüm. Hala neden orada olduğumu bilmiyordum. Derken bir odada beni bekletmeye başladılar. Odaya orta boylu, tombul, seyrek saçlı, esmer bir adam girdi. Her halinden tedirgin, sıkıntılı bir tip olduğu belliydi. Hayatımda daha evvel hiç görmediğim bu adamın ardından polisler de odaya girdi. Neyse ki babam da yanımdaydı. En azından yalnız değildim. Bu tuhaf adam, benim hakkımda şikayette bulunmuştu. Arabamızın da plakasını vererek polislerden can güvenliğini tehdit ettiğim için hakkımda işlem yapılmasını istemişti. Tüm gün Avcılar sokaklarında arabamı arayan polisler, saatlerce arabamı gözetleyerek beni bekleyip yakaladıktan sonra da yüzleştirmek için karakola getirmişti. Peki ama şikayetçi olan bu adamın derdi neydi ?


Hakkımdaki şikayeti öğrenmek istedim. Adam anlatmaya başladı. Ailesi ile bindikleri dolmuşu Küçükçekmeceden itibaren takip etmişiz. İndikleri durakta biz de durmuşuz. Yanımdaki adam -ki babamı kastediyor- arabadan inmiş ve korku salmak amacıyla silahını çıkarmış. Bunun ardından çok korkan adam ve ailesi hemen cadde üstündeki marketin yanında köşedeki pastaneye sığınmış. Hem sakinleşmek hem de etrafı gözlemlemek için pastanede saklanmaya başlamışlar. Ancak bir süre sonra ben, yanıma asker traşlı bir başka kişiyi alarak -ki askeri lisede okuyan büyük kuzenimi kastediyor- pastanenin etrafında arabayla tur atmaya başlamışım. Bunun üzerine iyice panik olan aile, ağlayarak polisi aramış. Pastaneye gelen polisler, aileyi karakola götürmeleri ardında beni aramaya başlamışlar. 

Anlattıkları her şey harfiyen doğruydu. Tek şerit yüzünden bütün yolu dolmuşu izleyerek almıştık. Dolmuşun durduğu yerde annem de markete gitmek için arabadan inmişti. Belindeki silah rahatsız ettiğinden arabadan inen babam, silahını çıkarıp kıyafetini düzelttikten sonra silahını tekrardan beline geri koymuştu. Ardından bağlantı aparatı almak için kuzenimle evden çıkmıştık ve beni yanlış yönlendirmesi yüzünden aynı cadde üzerinde defalarda tur atmıştık. Ama nereden bilebilirdik ki tüm bu olanları bir biri ile ilişkilendiren ama hiç bir şekilde bir bağlantımız olmayan bir aile, bizi tehdit edildikleri ve can güvenlikleri olmadığı için polise şikayet etsin. Bu tarz rastlantılar sadece komedi filmlerinde olurdu belki ama bu sefer ki gerçek hayattı ve kimse de gülmüyordu :) ( Ama itiraf edeyim ki sonrasında her hatırladığımda çok güldüm hala da gülüyorum )

Şikayetçi olan aile, birilerine yüklü miktarda borç vermiş. Sonrasında bu borcu ödemeyen karşı taraf, aile reisini ölümle tehdit etmeye başlamış. Maalesef bunun ardından tüm aile, paranoyak olmuş. Sürekli öldürülme korkusu ile yaşamaya başlamış.

Babam polis olmasına rağmen diğer polisleri bu olanların tamamen bir rastlantı olduğuna inandıramıyordu. Bir kaç saat saçma sapan soruları cevaplamak zorunda kaldık. Hiç tanımadığımız bu aile yüzünden, neredeyse nöbetçi mahkemeye sevkedilmek üzereydik. Karakolda geçen bir kaç saatin ardından, babamın polis olmasının pozitif referansı ile bir şekilde polisler duruma ikna oldu da evimize dönebildik.

Akşam eve gittim. Yatağıma uzandım. Yaşadıklarıma güldüm. Bu fantastik rastlantı nasıl gerçek olabilir diye sordum, kendi kendime ama olmuştu. Belki bu hikayeyi bir filmde izlesem, ne kadar da abartmışlar derdim ama yaşadıklarım tamamen gerçekti. Hayat bazen filmlerden bile fantastik olabiliyordu. Bu nedenle her gün benim için yeni bir heyecandı. Tabii ki daha eğlenceli rastlantılar olmasını tercih ederim :)



Cagatay
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder