Zengin İçerik İçin Tıklayınız !

28 Nisan 2014 Pazartesi

Taktığı ilk kol saatini hatırlayanlar ? - The Lord of The Watches : CASIO

Saatlerimin Evrimi

Herkes çocukluktan itibaren oyuncak olanlardan başlayarak çeşitli kol saatleri takmıştır. Şimdi çocuklukta taktığım ilk kol saatini pek hatırlayamıyorum ama hayatımda iz bırakan saatlerden bahsetmek isterim.

Efsane Marka : CASIO

9 yaşındayım ve futbolcu olmaya çok kararlıyım. Futbol maçlarını da deli gibi takip ediyorum. Yalnız maçlarda beni işkillendiren bir durum var : Hakemlerin ilk yarı ve maç sonuna yaptığı dakika eklemelerinin doğru olup olmadığı. O dönem 4. Hakem de yok. Orta Hakem, kafasına göre elini kaldırıp parmakları ile eklediği dakikaları gösteriyor. Orta hakemin denetlenmesi gerektiğini o günlerde ekran başında görmüştüm.

Sonra derken bende hakemin başlama düdüğü ile birlikte kronometre tutmaya karar verdim. Ama kronometre yoktu elimde. Neyse ki o efsane saati gördüm. Digital bir saat. Alarmı, kronometresi, takvimi var ve hatta ana ekranda saniyeyi bile gösteriyor.


Dördüncü hakemin saha kenarından elektronik tabela ile uzatma dakikalarını gösterdiği günlere gelinmesi ardından ekran başından hakemi denetlemeye ben de son verdim.

Ama bu sefer de kafamı kurcalayan başka bir konu vardı. O dönem süper-marketler çok yaygın değildi. Alış verişleri sokak arasındaki bakkallardan yapıyorduk. Elektronik yazar kasalar da yaygın olmadığından, alış veriş sonrası toplam tutar, bakkal amcaların elindeki hesap makineleri ile belirleniyordu. Peki ya bakkal amcalar yanlış hesaplıyorsa ? Bu işe de bir el atmak gerekiyordu. Bana bir hesap makinesi lazımdı ama cebimde bir hesap makinesi ile dolaşamayacağıma göre başka türlü bir çözüm bulmalıydım. Casio da aynı sorundan müzdarip olmalı ki çoktan çözümü sunmuştu bile.





Bu saat, bir önceki modelin bütün özelliklerini taşıması yanı sıra hesap makinesi özelliğini de barındırıyordu. Müthiş bir saatti. Gerçi öyle bakkal amcaların hesaplarını kontrol edecek kadar hızlı, pratik kullanımlık bir hesap makinesi değildi ama yine de böyle bir saatin sahibi olmak çok keyifliydi.

Ama hayatımdaki hiç bir saat birazdan bahsedeceğim saat gibi olmadı. Olacağını da sanmıyorum. O saat bir efsaneydi. Bu güne kadarki hayatımda tanımlamak için  "Efsane" kelimesini kullanmam gereken bir şeyler varsa bu saat kesinlikle bunlardan biriydi. 





Karşınızda " Casio Wrist Remote Controller " . Piyasadaki hemen hemen bütün televizyon markaları için uzaktan kumanda işlevi görebiliyorken eğer kontrol edemediği bir televizyon markası varsa da o televizyonun kumandasının fonksiyonlarını kızıl ötesi ışın olarak kaydedip ,o markayı da kontrol etme özelliğini kazanabiliyordu.

14 yaşında almıştım bu saati. 14 yaşındaki bir çocuğa bu saati verirseniz hele ki o çocuk biraz da muziplik yapmayı seviyorsa artık siz düşünün gerisini. Bu saatle ilgili hangi hikayemi anlatayım bilemiyorum :) Ama en favori olanım,4 büyük futbol takımının kendi aralarında oynadıkları derbi maçlarda hınca hınç dolu kahveye gidip herkes nefesini tutmuş ekrana bakarken birilerinden televizyona biraz daha ses vermesini rica etmekti. Hayırsever abimiz, biz çocuklar maçı daha iyi duyabilsin diye sesi açmak için kumandayı eline aldığı anda 50 kişinin soluksuz izlediği televizyon ekranı "çat" diye kapanırdı. 50 kişinin önce şok olması ardından da neden kapandığını anlamak için etrafa bakarken kumandayı elinde tutan abiyi yada dayıyı görmesi :))) Biraz hain bir şakaydı ama çocuk halimizle çok eğlenirdik. Tabii suyunu da çıkarmadan. Tadında bırakınca daha eğlenceli oluyordu. Kaldı ki bizim olduğumuz anlaşılsa bacaklarımızdan tavana asılma riskimiz de vardı.

Ya da TV satan mağazaların camekanlarının önünde durup bütün televizyonların sesini sonuna kadar açıp kanalları da absürd yayınlara ayarlayıp kaçmak da çok büyük eğlenceydi bizler için.

Bu efsane saati 2003 yılına kadar kullandım. Maalesef 2003 yılında çalındı. O saatin gidişiyle bir devir kapandı. Tekrardan aynı saatten almayı düşünsem de saatin anısına saygı duymak adına bunu yapmadım. O derece etkilemişti beni. Tüm çocukluk anılarımla birlikte gitmişti çünkü. Yeni gelen saatte o anılar olmayacaktı, aynı fonksiyonlar olsa bile.



TV Kumandalı saatim ardından aldığım saatler tamamen aksesuar amaçlı oldu. Derken zaten kumandalı saatimle yaptığım şakaların kurbanı olan insanların ahı mı tuttu bilinmez, el bileğimde sinir sıkışması oldu ve uzun süre bileğimde saat takamaz oldum. Baya baya ağrı yapıyordu. Bir süre sonra da hiç saat takmaz oldum. Saati öğrenmek istediğimde artık sadece cep telefonuma bakabiliyorum :) 

Son olarak da saatin çok güzel bir aksesuar olduğunu, kişinin tarzını ortaya koyduğunu da belirtmeden geçmeyeyim.

Cagatay







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder