Zengin İçerik İçin Tıklayınız !

28 Şubat 2014 Cuma

How to be a PMP ? - Nasıl PMP olunur ?

PMP de Nedir ?

Arkadaşlarla oturuyoruz. Bir arkadaş, şu an çalıştığı mevcut pozisyonu kastederek, seneye kendini burada görmediğini söyledi. Neydi bu iddaalı çıkışın ardındaki sır ?... Devamında PMP sertifikası aldığını söyledi de anladık ki bu sertifika üzerinden kariyer basamaklarını hızla çıkma planı var. Ama bu PMP neydi onu bir öğrenseydik.

ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN

Project Management Institute

SİZE ÖZEL KOMBİNLERLE ŞIKLIĞINIZI ARTTIRIN


1969 yılında 6 proje müdürü tarafından kurulan bu organizasyon, ilk 10 yıl mühendislik, savunma sanayi ve inşaat sektöründe faaliyetlerde bulunmuş olup Bilişim Teknolojisinin ilerlemesi ile bu sektörde de alıp yürümüş. Dünyanın hemen hemen her ülkesinde şubesi bulunan bu organizasyonun şubelerine "chapter" denir. Dünya geneli için proje yönetiminde ortak bir dil ve standartlar geliştiren enstitünün şu anda 600.000 üyesi bulunmaktadır.

PMI, geliştirmiş olduğu bu ortak proje yönetimi standartlarını, PMBOK isimli kitapta anlatmaktadır. Tam açılımı "Project Management Body of Knowledge" olan kitabın belirli dönemlerde güncellemeleri yapılmakta olup geçmişten bu güne kadar 5 farklı versiyonu yayınlanmıştır. Şu an geçerli olan 5. versiyonudur.

Proje yönetiminde dünya genelinde ortak bir dil ve standart geliştirmek amacıyla kurulan organizasyon, kitabını yayınlayınca haliyle bu kitabı anlayabilenleri seçmek amacıyla sınav da hazırlamış ve bu sınavı geçenlere sertifika vermeye başlamış : Project Management Professional (PMP)

ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN

Project Management Professional

PMI, kitabı üzerinden yayınladığı proje dili ve standartlarını anlayanları belirleyip sertifika vermek amacıyla bir sınav yapıyor. Sınav sonucunda da başarılı olursanız size PMP sertifikası veriyor. Ama tabii bu sınava öyle karar verdim yarın giriyorum diye giremiyorsunuz. Sınava başvuru şartları var. Başvuru şartlarını sağladınız diyelim peki ya sınava nasıl hazırlanıp da başarılı olacaksınız ?.

Sınava giriş şartı olarak belirli projelerde çalışmış olmanız gerekiyor;

- 2 yıllık mezunlar 7500 saat

- 4 yıllık mezunlar 4500 saat

çeşitli projelerde çalıştıklarını resmi kanıtlarla beyan etmek durumundalar.


SİZE ÖZEL KOMBİNLERLE ŞIKLIĞINIZI ARTTIRIN

Proje yönetimi tecrübenizin olması yanı sıra sınava girmeden evvel PMI onaylı resmi bir kuruluştan PMBOK kitabını temel alan 35 saatlik eğitim almanız gerekiyor. Eğitim sonunda, PMI tarafından onaylı 35 saatlik proje yönetimi eğitimini tamamladığınıza dair resmi belgeniz olmalı.

PMI'a ait internet sitesi üzerinden sınava başvuru yaparken, başvuru şartı olarak istenen bu proje tecrübesi ve proje eğitimi bilgilerinizi beyan etmeniz ardından incelenen başvurunuz için size bir hafta içinde sınava kabul edilip edilmediğinize dair mail üzerinden bilgilendirme geliyor. Kabul edildiyseniz 555 Dolar olan sınav başvuru ücretini ödeyerek sınav için istediğiniz tarihi seçiyorsunuz eğer kabul edilmediyseniz sizden proje tecrübeniz ve talep edilen proje eğitimini aldığınıza dair ekstra belgeler istenebiliyor. Bu arada belirtmek isterim PMI üyesi olursanız sınav için daha düşük ücret ödeyebiliyorsunuz ama tabii PMI üyesi olmanın da ücreti var. Benim fikrimi sorarsanız PMI üyesi olmak  internet sitesindeki eğitim ve iş fırsatı gibi içeriklerle daha karlıya geliyor.

ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN

PMP Sınavına Hazırlık

Sınav başurusunda sorun yaşamadınız ve sınava giriş için tarih aldığınızı kabul edelim. (Tabii sınav için tarih almadan çok evvel çalışmaya başlamış olmanız gerekiyor. Normal şartlarda sınava başvuruyu çalışmanızı tamamladıktan sonra yapmanız mantıklı olur.) PMP sınavı, 200 sorudan oluşuyor ve 4 saat. Sınavı İngilizce almanızı tavsiye ederim çünkü bir çok işe yarar sınava hazırlık kaynağı İngilizce. Sınava İngilizce kaynaklardan hazırlanıp Türkçe dil seçeneği ile sınava girmek, İngilizceden Türkçeye çevrilmiş kavramları tam anlayamamanıza sebep olabilir. Sınavda kavram kargaşası yaşamayın çünkü PMBOK da bir çok sözcük, PMI'a özgü anlamlar için kullanılmaktadır.

Sınava hazırlık kitabı olarak, Rita Mulcahy'e ait son kitabı kullanabilirsiniz. Ben şahsen bu kitabı iki kere okudum ve gerçekten de sınava hazırlık kaynağı olarak gayet yeterli. Sınavda karşınıza çıkacak tüm konuları bu kitaptan detaylı olarak öğrenebilirsiniz. Ama tabii konuları bilmek tek başına yeterli olmayacaktır. Fazlaca örnek soru çözmeniz gerekiyor.

SİZE ÖZEL KOMBİNLERLE ŞIKLIĞINIZI ARTTIRIN

Sınavda çıkan sorular için internette çeşitli soru bankaları satılıyor. Simulatör olarak geçiyorlar. Belirli bir ücret karşılığında 1800 soru satın alabiliyorsunuz. Bu 1800 soruyu anlayarak çözmeniz durumunda sınava hazırsınız diyebilirim.

Sınav daha evvelde bahsettiğim gibi 200 sorudan oluşuyor. 4 saat sürüyor. Bilgisayar karşısında saatlerce 200 soruya cevap vermek, fiziki olarak da sizi zorluyor. Boynunuz tutabilir, sırtınız ağrıyabilir, gözleriniz sulanabilir :) Sınav öncesinde bu durumları da göz önüne alın.

Sınava yeni girmiş biri olarak sınava hazırlıkta dikkat edilmesi gerekenler ve sınavda soru dağılımı ile ilgili şunları net olarak söyleyebilirim,

- Earned value, planned value, cpi, tcpi, spi hesaplamalarını çok iyi bilin. Sorular dolaylı geliyor.
- Change request süreçlerini adınız gibi bilin. (integration management)
- Quality plan, perform quality assurance, control quality süreçleri nedir ve aralarında ne fark bulunur ?
- Çatışma yönetimi çözüm teknikleri nelerdir?
- Hangi durumda hangi tedarikçi sözleşme türü bulunur?
- Project closing adımlarında neler yapılır? (en az 10 soru buradan geliyor)
- Performance reports neden kullanılır? Sorun olduğunda ne yapılabilir?
- Project charter nedir, içeriğinde neler bulunur?
- Beklenmedik risk gerçekleştiğinde ne yapılır? Risk response'ları nelerdir?

ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN

Sınav Sonrası


İlgili sınav merkezinde bilgisayar üzerinden sınavı tamamlamanız ardından "Sınavı Bitir" tuşuna basmanızla kalmış yada geçmiş olduğunuzu öğreniyorsunuz. Kaç puan aldığınızı yada doğru sayınızı belirten bir sonuç yok sadece "FAIL" yada "PASS" yazıyor. Ancak internet üzerinden araştırmalarla anlayabildiğim kadarıyla 200 sorunun en az 130 tanesine doğru cevap vermeniz gerekiyor. Yanlış cevapların doğruları götürmesi gibi bir durum yok. "PASS" gördüyseniz emeklerinizin karşılığını aldınız artık PMI tarafından verilen PMP sertifikasına sahipsiniz demek oluyor :) Tebrikler ! Artık CV'nizde isminizin yanına şu şekilde ekleme yapabilirsiniz ;
PMP sertifikası, sınavı geçmeniz ardından 3 yıl geçerli. 3 yıllık sürenin sonuna gelmeden 60 saatlik çeşitli eğitimleri tamamlamanız durumda sertifikanız bir 3 sene daha uzar ama bu süreçte 60 saatlik eğitimi tamamlamazsanız sertifikayı uzatabilmeniz için bir kez daha sınava girmeniz gerekir.

SİZE ÖZEL KOMBİNLERLE ŞIKLIĞINIZI ARTTIRIN

Son olarak şunu da belirtmek istiyorum. PMP sertifikasını sadece sınava girip de geçmek olarak ele almamak lazım. Bu sadece bir sertifika sahibi olma olayı değil. PMBOK gerçekten proje yönetimi standartlarını belirlemiş ve bu konuda size bir şeyler öğretmeyi amaçlıyor ki öğretiyor da. PMBOK konularını öğrenmeniz, size vizyon katacağı gibi bunları hangi sektörde çalışırsanız çalışın, performansınızı daha yukarı çekmek, başarınızı arttırmak için de kullanabilirsiniz. Belki kısa sürede kariyer basamaklarını çıkıp üst düzey pozisyonlara gelmeyeceksiniz ama emin olun çok faydasını göreceksiniz. PMP eğitimininin hakkını verip, anlattıklarını gerçekten öğrenip anlayarak sertifika sahibi olmak, kendinize yaptığınız geleceği parlak bir yatırımdır.

Cagatay
ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN










25 Şubat 2014 Salı

A Training Day in Office - Ofiste Bir Antreman Günü

Training in Office ? - Ofiste Antreman mı ?


Sabah kalkış için saati kuruyorum : 6.15 . Kalksam mı yoksa arabayla mı gitsem diye düşünürken benzinin litre fiyatı ve benim evin ofise olan 40 kmlik mesafesi aklıma geliyor ve dimdik ayaktayım. Derken aceleyle hazırlıyorum spor çantasını çıkıyorum evden ama kafamda deli sorular : " Bu çantayı akşamdan hazırlamamakta neden ısrar ediyor olabilirim ? ".  Maalesef servise gidebilmek için de 15 dklık minibüs yolculuğu yapmam lazım. Minibüs zaten okul servisi gibi daha ilk duraktan 15 lise öğrencisi binince, minibüs benim bineceğim durağa gelene kadar bana yer kalsa da spor çantasına yer bulmak gerçekten çok zor :)  Spor çantam minibüs dışında ben içinde 15 dk katlanıyoruz bu fantastik yolculuğa.

 
 
 
Neyse bir şekilde şirket servisine ulaştım mı ver elini ofis. 8.00 civarı şirkete geliyorum. Hemen işe koyuluyorum. Bu gün de en iyi performansı sergilemek lazım çünkü diğer arkadaşlar da çok çalışıyor. Sürekli bir yarış söz konusu olduğundan ben de bu yarışta en önlerde yer almak adına en üst düzey eforu ortaya koymalıyım yoksa bu aşağıda gördüğünüz çalışan profili ile nasıl yarışabilirim.


 
 
 
Ama bir an yandan da öğle arasını bekliyorum. Sıkı bir antreman tekrardan tüm enerjiyi bana geri verecek hatta biliyorum ki antreman sonrası öğleden sonra çok daha iyi hissediyor olacağım. Öğle arası geliyor ve şirket binasındaki spor salonuna iniyorum.




Evet biliyorum görüntü biraz üzücü ama olsun . Üstünü değiştirme, duş yapma falan derken işini görüyor. Ayrıntıya takılmamak lazım. Olumlu yanından bakalım. O havlular öyle sereserpe ıslak ıslak etrafa serili olmasa 2014 dünyasının konforlu yaşam alanlarında ben, rutübet kokusuna hasret kalmış hatta unutmuş bile olabilirdim.

Spor kıyafetlerimizi de giydik. Artık antreman için hazırız. Bir an evvel salona geçeyim de Şafak gelip hunharca spor yaparak, salonu talan etmeden evvel ben de bir şeyler yapmaya çalışayım :)




Binada en sevdiğim kısım spor salonumuz. Gerçekten ferah ve insanda spor yapma isteği uyandırıyor. Çok fazla çeşitte antreman ekipmanı yok ama az da var denemez. Yapacağı hareketleri bilen, belli bir programı olan herkesin rahatlıkla işini görür.

Hazır Şafak da gelmemişken -ki gelmediğini tek bar çubuğu üzerine takılmış toplamda 150 kilo ağırlıklar olmadığını görünce anlıyoruz- boş salonda müzik eşliğinde şevk ile antremanımı tamamlamam ardından duşumu alıp tekrar profesyonel çalışma hayatıma geri dönüyorum. Antreman sonrası sporun salgılattığı mutluluk hormonları da tavan yapınca kafamda sahip olduğumu sandığım vücut;




Salon boş dedim ama dönem dönem benden başka ziyaretçileri de oluyor. Baya baya kalabalık olduğu bile oluyor ama işte antreman olayının en önemli kısmı, süreklilik olmayınca genellikle boş tribünlere antreman yapıyorum. Spor sonrası yemekhanede güzel bir de yemek yedik mi öğleden sonrası için zımba gibiyiz hatta iş çıkışı sonrası bile sabah kadar takılmaya hazırız :)

Derken tekrar eve doğru yola koyuluyorum ve eve gelmeden bir markete uğrayayım diyorum ki , o da ne ! Neler görüyorum böyle !


 
 

Markette bu halde bir kız görmedim tabii ama sıra sıra dizilmiş raflarda cips paketlerini görünce ister istemez iki paket alıyorum. Eee ne oldu bizim spor, az kalori, sağlıklı yaşam ? O kadar spor yapıp hala yağ oranı yüzde 18-19 takılıyoruz. Yarından itibaren diyet de yapacağım diyerek cipsi yedikten sonra yarın için yeni hedeflerle günü sonlandırıyorum.

Formda kalacağız dedik ama tabii sürekli masa başı işi olan biri olarak dikkat etmediğim durumda da sahip olma riski taşıdığım vücut ise şöyle bir şey :




Haa unutmadan bu risk sizin için de geçerli tabii. Bir an evvel bir antreman ve diet programı hazırlayın derim.

Cagatay



24 Şubat 2014 Pazartesi

Bahse Var Mısın ? Elazığspor - Fenerbahçe

Bahse Var Mısın ?- Betting


Evet ne diyorduk. Bahse bulaşmıyoruz ama maç tahmini yapmak da gerçekten eğlenceli oluyor. Hele ki herkes tarafından takip edilen önemli maçları, doğru yorumlayabilmek ayrı bir keyif. O zaman devam edelim.

22.2.2014




Elazığspor - Fenerbahçe


Elazığspor, Okan Buruk yönetiminde son bir kaç haftadır iyi bir ivme yakaladı. Açıkçası ligin dibine demir atıp sezonu da öyle kapatmasını beklediğim Elazığspor direnç gösteriyor ki son haftalarda evinde üst üste galibiyetleri var. Okan Buruk da yeni deneyimlediği teknik direktörlük kariyerinde yavaş yavaş bir şeyler ortaya koymaya başlıyor gibi. Kısacası Elazığspor için işler yolunda görünüyor. Bu maç için hem puana ihtiyaçları var hem de son haftaki durumlarını düşünürsek iddaalı da sayılabilirler.

Fenerbahçede ise işler gerçekten karışık. Geçen hafta ite-kaka alınan Kasımpaşa galibiyeti sonrası, durum çok da parlak görünmüyor. Kötü oynadıkları maçı taraftar desteği ve oyuncuların bireysel becerileri ile kazandılar. Ama bu maç takımın itici gücü Emre Belözoğlu da olmayacak. Takımda sonuca etki edecek futbolcu olarak Emenike, Caner ve Kuyt kaldı. Onların bugün göstereceği ekstra performans Fenerbahçeye galibiyeti getirir ama bu hiç de kolay görünmüyor.

Formda ve kendi sahasında puan almak zorunda olan Elazığspor, eksik Fenerbahçeyi zorlayacaktır. Elazığsporun en kötü berabere kalacağı maçta galip gelmesi de sürpriz olmaz. Maçta 2 yada 3 gol olacaktır. En garantisi ne derseniz Elazığspor yenilmez derim.

Mostly (1x0) Secondary 2-3 Goals

Cagatay

Yeni Nesil Whatsapp ! ( Next Generation Whatsapp ! Coming Soon )

What's Up, Man ?


Sanırım 2012 yılının başıydı. Her ne kadar Whatsapp, 2009 yapımı olsa da , onu 19 milyar dolarlık satışa götürecek popülaritesini 2011 - 2012 yıllarında yakalamıştı. Biz de bu popülariteden nasibimizi aldık. Sırf Whatsapp uygulamasını indirebilelim diye telefonu değiştirdik. Sonrasında Whatsapp'ın hayatımızdaki yerini anlatmak için, bir kar topunun çığa dönüşmesini örnek versem abartmış olmam sanırım.

Arkadaşlarla Whatsapp üzerinden yapılan muhabbetler çok abartılacak bir yanı değil belki ama farklı ülkelerde yaşayan arkadaşlarınla ücretsiz olarak 7/24 sohbet edebilmen, iletişim kurabilmen, resim, müzik paylaşımı yapabilmen gibi durumlar söz konusu olunca ister istemez yüzyılın buluşu oldu, benim için :) En son 2013'te anne ve babama da Whatsapp destekleyen telefonlar almamızın ardından tüm aile Whatsapp üzerinden iletişim kurar olduk.

Hemen hemen gerekmedikçe kimseyi ne arar ne de SMS atar oldum. Yurt dışındakilerle bile dediğim gibi sadece Whatsapp üzerinden haberleştim. Hatta arkadaşlarla Whatsapp grupları oluşturup, o yazışma grubu üzerinden haberleşip ona göre hareket ettik. Zamanı geldi tartışma platformu oldu zamanı geldi anlık bilgilendirme aracı.

Jan Koum

Jan Koum, Amerikada yaşayan bir Ukrayna göçmeni. 1976 doğumlu. 1992 yılında annesi ve teyzesi ile gelmişler Amerikaya. Üniversite mezuniyeti ardından yıllarca Yahoo da network güvenlik uzmanı olarak çalışıyor sonra brüt maaş canına tak etmiş olmalı ki bir şeyler yapmaya karar veriyor. Başka sebebleri de olabilir tabii. Amerikada mühendis için brüt maaşlar Türkiyedeki gibi düşük olmasa gerek :)


 
Yahoodan ayrılması ardından Facebook'a yaptığı iş başvurusunun reddedildiği rivayet ediliyor ama tabii net olarak bilemiyorum. Sonuçta büyük işler başaranların geçmişte bir yerden kovulduğu yada kabul görmediği hikayesi çok klişe olmaya başladı :) Ama şunu da belirtmek gerek, Zuckenberg, Jan Koum'u uzun süredir tanıdığını ve Whatsapp'ı  uzun süredir takip ettiğini söylemiş. Herhalde başarısız bir iş görüşmesi ardından, her ne kadar Jan'ı, işe kabul etmese de gözündeki ışığı fark edip izlemeye almış.

Amerikada bir göçmen olan Jan Koum, Ukrayna ve Rusyadaki akrabaları ile iletişimi koparmamak için ucuz yöntemleri keşfetmeye çalışırken, hayatının buluşuna imza atıyor ve 2009 yılında Whatsapp'ı geliştiriyor. Ardından zaten hemen herkesin bildiği gibi, Whatsapp'ı Facebook'a 19 milyar dolara satıyor. Jan Koum, bu gün Facebook yönetim kurulu üyesi ve 14 milyar dolarlık hisse sahibi. Ne demişler :
"İhtiyaçlar, buluşların temel sebebidir"

 

Yeni Nesil Whatsapp

Tamam  Jan, iyi güzel sattın Whatsapp'ı , kurtardın hayatını ama ya bizler, kullanıcılar ne yapacak. Facebook neler yapacak acaba, bu güzelim Whatsapp'a. İnternetten bulabildiğim kadarıyla bizi şöyle şeyler bekliyor ;

 
* Facebook arkadaş listenizde Whatsapp kullananların otomatik olarak belirlenmesi, Whatsapp kişi listenize eklenmesi için önerilmesi,

* Rehberinde ekli olmadığınız kişiye Whatsapptan mesaj atabilmek için para ödemeniz,

* Whatsappta yazdığınız iletilerde kullandığınız herhangi bir marka yada ürün adı otomatik olarak algılanıp, bununla ilgili size reklam gönderilmesi,

* Facebook benzeri sosyal bir platforma dönüşüp, ana ekranda kişi listesindekiler tarafından yazılan iletilerin görülmesi,

* Yazışma ekranında bolca göreceğiniz reklamlar,

* Yıllık ücret üzerinden kullanılmaya devam edilmesi,

Bunlar şimdilik alınan duyumlar ama kesin olan bir şey varsa o da Facebook uzun vadede Whatsapp'ı , bir çeşit Facebook'a dönüştürecek. Belki zamanla Facebook içinde eriyip gidecek, Whatsapp. Her güzel şeyin olduğu gibi Whatsapp'ın da sonu vardı. O son da bu satış ile başlamış oldu. Ne zaman tamamlanır bilinmez. O nedenle hala fırsatınız varken keyfini çıkarmaya devam edin. Bu basit ama çok kullanışlı programı, geliştiriyoruz diyerek kompleks bir hale getirmeleri ardından muhtemelen tüm kullanışlılığını öldürecekler. Açıkçası ben Whatsapp'ın sadeliğini, basit ama bir o kadar da işlevli halini seviyordum.

Cagatay










23 Şubat 2014 Pazar

Champions League Matches - Betting ( 25, 26 February 2014 ) - Let's win !

BETTİNG  (Champions League)

Dün filmi (The Wolf of Wall Street ) izledik, çıktık. Diyoruz ki birbirimize, adam ne para kazandı be ! Sürekli parti falan. Yatlar, katlar... Neyse... Baktık tabii bu paralar öyle ayda bir kaç bin brüt maaş kovalıyarak olmuyor. Kolay Para nasıl kazanılır diye düşündük sonra borsada manipülasyon yapamayacağımıza göre, borsanın spora uyarlanmış hali, iddaaya mı sarsak diye düşündük. Geçmişte maçları manipüle edip -belli gruplar tarafından- ne paraların kazanıldığını bilmeyen yoktur. Tabii geçmiş dedik ama geçmişte kaldığından da çok şüpheli olduğumuz açık.

Şaka bir yana iddaa gibi gereksiz şeylere bulaşmaya hiç gerek yok. Ama şu da var. Para yatırdığınız maçları TV karşısından izlerken yaşadığınız o heyecanı size sağlayabilecek, iddaa dışı alternatifler tam olarak nedir bilemiyorum ama çok kısıtlı olduğu kesin.

Galatasaray'ın da çarşamba günü maçı var. Takımımızın Avrupada oynayacağı üst düzey bir karşılaşmanın heyecanını da hissedip bu haftaki Şampiyonlar Ligi maçlarına bir bakacak olursak;

                                              Last kick will show what you won or lost !              
                               

25.02.2014


Zenit Petersburg - Borussia Dortmund


Rusyada lig bitti. Havalar soğuk. Kupa maçları var. Zenit, o maçlarda çok da formda görünmedi. Maç eksiği olduğu belli. Hatta sırıtıyor :) Borussia Dortmund da haftasonu fantastik bir yenilgi aldı. Oysaki son 4 maçlarını kazanmışlardı. Sanırım bir kaza oldu. Bu arada Hamburg, haftasonu Borussia Dortmund'u 3-0 yenerken 90. dakikada Hamburg'lu oyuncu Hakan Çalhanoğlunu, 45 metreden duran topu neden kaleye vursun diye düşünerek baraj kurmadan boş bırakan Dortmund, şöyle fantastik bir gol yedi ( Gerçi hangi takım o mesafe için baraj kurma gereği duyar ki ) ;

Hakan Çalhanoğlu 3-0

Bir de şu var. Hakan Çalhanoğlu'nu, Fatih Terim Türk Milli Takımını seçmesi için ikna etmiş. Hakan Çalhanoğlu, bu seçim üzerine bir de Spor Toto Süper Lige transfer olursa bir daha bence milli takıma seçilecek performansı bile gösteremez. Dilerim Avrupa Liglerinde oynamaya devam eder, kendini geliştirmeye devam eder ve milli takıma da maksimum katkı yapar. Yok ama kolay olana kaçıp Süper Lige gelirse iki sene sonra PTT 1.Ligde izleriz.

Sonuç olarak bu maçı Borussia Dortmund alır. İkinci ihtimal de 2.5 gol üstü.

Mostly 2 - Secondary  2.5 Over

Olympiakos - Manchester United

Sir Alex Ferguson gittikten sonra ManU çok ilginç bir takım oldu. Hatta sıradan bir takıma bağlayacaklar diye korkmuyor da değilim. Seneye yeniden yapılanmaya gidecekler ve takımdan kimlerin gideceğini şimdiden açıkladılar. Bu durumda bu takım nasıl motive olabilir ki ! Olympiakos ise bu sene belki de tarihlerindeki en formda sezonlarından birini yaşıyor. İçerde dışarda farklı galibiyetlerle ligi sürklase ettiler. Bu iki takım Şampiyonlar liginde çok kere karşılaşmış ve %90 oranında ManU galibiyeti var ama o ManU bu ManU olmadığı için istatistiğin çok önemi kalmıyor. Formda Olympiakos evinde oynayacak ve o çılgın taraftarla maçı alacaktır. İkinci ihtimalde bu maç 2.5 gol üstü olur.

Mostly 1 - Secondary 2.5 Over  (3.5 Over is not suprise)


26.02.2014

Schalke 04 - Real Madrid

Schalke 04, tam bir Alman ligi takımı. Ne yapacağı hiç ama hiç belli değil. Real Madrid sezona çok formda başlamadı ama şu an sezonun en formda dönemini geçiriyorlar. Real Madrid, her ne kadar Almanya deplasmanlarında saçmalayama çok yakın oynasa da Schalke 04'ün bu maçta onları zorlayacağını sanmıyorum. Real Madrid'in ekstra formu ve her maçı sanki son maçı gibi oynayan Ronaldoyu düşününce bu maç her türlü 2 olur. Muhtemelen 2.5 üstü de olacaktır.

Mostly 2 - Secondary 2.5 Over ( even 3.5 Over)

Galatasaray - Chelsea

Ve geldik dananın kuyruğunun koptuğu ana. Bir Galatasaraylı olarak gönül istiyor ki güzel bir galibiyet alalım. Turu geçelim. Ülke olarak yarı final - final coşkusu yaşayalım ama işte gerçekleri de görmek lazım. Ama maç tahminim öncesi söylemek istediklerim de var.

Drogba gibi oyuncuları alıyorsan en fazla bir sezonluk sözleşme yapıp alabildiğin verimi alıp yollayacaksın. Bunun başka örnekleri de var. Anelka olsun, Quaresma olsun, vb... İkinci sezon bu adamlar gördükleri ilgi ve aldıkları garanti para ile topa koşmuyorlar bile. Seneye İbrahimoviç gelecek diyorlar. İddaa ediyorum İbrahimoviç gelsin, bir süre sonra antremana bile çıkaramazsın kafasına göre maçlara gelir gider. PSG maçlarını izleyin bu adamın sorumsuz oyununu görüp çıldırırsınız. Tüm topları o kullanıyor. Bam-güm her yerden vuruyor. Sonra 50 şuttan 2 gol olunca kahraman oluyor. Maçı izlemediysen sen de buna kanıyorsun. Tüm takım ona çalışırken bir zahmet gol atıversin. O nedenle böyle jübile öncesi, kariyerli olan futbolcu transferinden acilen kurtulmamız gerek. Yabancı sınırlanmamalı onun yerine böyle kariyerli ama futbolu bırakmasına iki sene kalmış futbolcuların transferi yasaklanmalı.




Maça gelecek olursak herkes Chelsea için iyi bir kura dedi. Belki kura çekildiği dönemde maç yapsak iyi bir kura diyebilirdik ama Mourinho takımı toparladı ve kafasındakileri takıma yerleştirdi. Chelsea şu an Premier Lig lideri ve gayet formda. Bizim onlara gol atabileceğimizi sanmıyorum. Drogba coşacak, o maç çok iyi oynayacak gibi hayallere kapılmamak da fayda var ki hayal kırıklığı olmasın. Drogba'ya bu fizik gücü ile nal toplatacaklar, o maçlarda. Burak zaten sınırlı kapasite ama en azından bir şeyler yapmaya çalışacaktır. Chelsea maçı 1 yada 2 sıfır kazanacaktır. Gönül ister yanılayım ama işte görünen köy kılavuz istemiyor. Taraftarımızın coşkusu nedeniyle Galatasaray'ın da ilk dakikalardan itibaren coşkulu oynamaya çalışacak olması Chelsea'yi çok daha tedbirli oynamaya iteceğinden gol atmamız bir hayli zor olacak. Muhtemelen maçta 3 gol çıkmayacaktır.

Mostly 2.5 Under - Secondary 2 ( Galatasaray 0 : -1 or 2- Chelsea )

Ama siz siz olun İddaa olayına bulaşmayın, alışkanlık yapmasın. Bir de bahis yorumlarına çok da takılmayın olur da oynayacaksanız siz ne düşünüyorsanız ona oynayın. Zaten yorum yapan biliyor olsa gider kendi oynayıp kazanır :) Yalnız para yatırdığın maçı izlerken de ne heyecan oluyor ama! Direkten dönüyor, bahsin tutarken ansızın gelen kırmızı kart ile maç dönüyor, 90 da galibiyet golü geliyor, kupon tutuyor,  oy oyyy oyyy... :) Unutmayın ki  ne demişler kumardan sadece oynatan kazançlı çıkar, oynayan değil. Dikkat edin iki üç liralık eğlence olmaktan öteye gitmesin.

Cagatay




















The Wolf of Wall Street

The Wolf of Wall Street


Hikayenin kahramanı tam ismiyle Jordan Ross Belfort, bu ismi düne kadar hiç duymamıştım hatta filmden çıktıktan sonra da hala hayali bir senaryo kahramanı sanıyordum ama film zaten Belfort'un hapishanede yazdığı ve kendini anlatan kitabından uyarlanmış. Filmde bu karakteri Leonardo Di Caprio canlandırıyor.
ORKAPLUS İLE İNTERNETTEN PARA KAZANMANIN GERÇEK VE KOLAY YÖNTEMLERİNİ ÖĞRENİN SİZ DE KAZANIN



Jordan Belfort, 1962 doğumlu . Orta sınıf bir aileden geliyor. Ama bu adam için bir şeylerin farklı olduğu çok belli ki 12 yaşında sokakta sihir gösterisi yapmaya başlıyor. 16 yaşında kumsalda dondurma satarak kazancını günde 400 dolara bile çıkartmış. 22 yaşında Biyoloji bölümünden mezun olmasına rağmen Wall Street'e iş başvurusu yapıyor ve bir şekilde görüşmede kendini kabul ettirip işi alıyor. Ve hep kendine örnek aldığı o patronu ile tanışıyor : Mark Hanna.




23 yaşına geldiğinde ise Porsche sahibi bir genç. Ama tabii hayat sürekli böyle toz pembe gitmiyor. 23 yaşında Porsche arabası da dahil olmak üzere herşeyini kaybediyor ve sıfırdan başlıyor. Kendisi bu dönemi kitabında şu cümlelerle anlatıyor : "
Wall Street beni önce yuttu daha sonra da şiddetli bir şekilde kustu.
"

Bu yeni başlangıç için ona sermaye konusunda yardımcı olan arkadaşı Danny Porush ile birlikte kendi başlarına maceraya atılıyorlar.



Maceraları güzel başladığı gibi gayet de iyi devam ediyor. Kurdukları şirket Stratton Oakmont, 1990 yılında Steve Madden Ltd. ayakkabı firmasının halka arz edilmesiyle birlikte 1 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşıyor.

Tabii bu genç yaşta gelen inanılmaz paranın yan etkileri de var. Belfort yaşam tarzını "Partying Lifestyle" diye tanımlıyor. Ofiste olsun ofis dışında olsun sürekli bir parti havası söz konusu. Parti yaşam tarzı yüzünden yaşadığı helikopter kazası ve yatının batması ( ki Sardunya adası civarında sahil güvenlik tarafından kurtarılıyor, ölüme bir adım uzaklıktayken) onun için önemli bile değil çünkü o dönem kazancı haftalık 1 milyon dolar. Sadece partiler değil tabii, bu partilerin içeriği olan hayat kadınları ve uyuşturucu da cabası. (Filme gittiğinizde bu seks ve uyuşturucu trafiğinin tüm detayları ile işlendiğini de göreceksiniz o nedenle şimdiden uyarı olsun kiminle gideceğinize iyi karar verin yada bu kadar fazla seks sahnesi barındıran bir filmi izlemek istediğinizden emin misiniz çünkü gerçekten bazı sahnelerde porno filme mi geldik diye düşünebilirsiniz.)

Tabii bu çılgın hayat ve inanılmaz para akışı herkes gibi FBI'nın da ilgisini çekiyor. Sene 1998 olduğunda Jordan Belfort artık FBI tarafından sıkı takip edilmektedir ama kendisi bunu pek umursamıyor ve şirket üzerinden yaptığı usülsüzlükleri çok da önemsemiyor. Peşindeki FBI ajanının da filmde karşılığı var tabii ki :





2003 yılında kanundan kaçamıyor ve hisse senetlerinde yaptığı manipülasyon nedeniyle 4 yıla mahkum oluyor ama iyi halden 22 ay yattıktan sonra tekrar 2006 da serbest kalıyor. Ve işte bu çılgın yaşamda onu belki de en çok etkileyen kısım : Nadine Caridi. O dönem bira reklamlarında oynayan bir top model.



Şirketinin verdiği partilerden birinde tanıştığı ve Duchess lakabını takdığı güzel model yüzünden 1991 yılında eşinden ayrılıyor. Duchess'i ile evleniyor.

Filmde çokça vurgulanan bir nokta var. Eğer zengin isen güzel kadınlarla olursun ama yeteri kadar paran yoksa çirkin kadınlara tahammül etmek zorundasındır. Parayı bulan her erkek önce eşini çok daha güzel olan bir başka kadın ile değiştirir ama tabii bunun da zor olan yanı, paranı ve gücünü kaybettiğin an, seni ilk terk eden de o güzel kadınlar olacaktır. Ve öyle de oluyor. İşler ters gitmeye başlayınca 1998 yılında iki çocuğunun annesi Duchess ile ayrılıyorlar.

Jordan Belfort hapisten çıkması ardından California, Manhattan Beach'teki hayatına motivasyon koçu olarak devam ediyor. Tabii satış teknikleri hakkında verdiği seminerleri de unutmamak gerek. Yazmış olduğu " The Wolf of Wall Street" de sinemaya uyarlandı. Filmin Oscar adayı olması ile dikkatleri tekrardan üstüne çeken Belfort, sanırım bu dünyaya şanslı gelenlerden yada belki kendi şansını kendi yaratmış da diyebiliriz. Türkiyede Acun Ilıcalı örneği gibi.

Açıkçası filmden çıktıktan sonra böyle çılgınca para kazanabileceğim işler yapma fikri ile yanıp tutuşmadım değil ama kötü olan şey, böyle bir işin de aklıma gelmiyor olması :) Daha dün Whatsapp, 19 milyar dolara satıldı. Bir sonraki çılgın satışı yapacak her neyse bir an evvel onu bizim bulmamız lazım. Fikri olan arkadaşlar, hemen işe koyulalım ;)

Cagatay